AŞKLAR SOKAĞINDA
uzak görünen günler mi geldi
bugün biz mi yaklaştık ona
taraflı çelişkilerden yoksun
saklı sevdalar türedi günlük
aşklar sokağında
gözlerde kaybolan gözler kalmadı artık
her şey vitrinsiz fulü
serseri mayın gibi kimliksiz
oysa fısıldayan sözcüklerdi dün
gülen fıstık gözlerin
aşklar sokağında
İLHAN SOYTÜRK
-------------------------------------------------------------------------------------------------------
HASRETİM
yoğun günler yaşadım
bir ömrün ederini bilmeden ve
simidin ısısını hissedip avuçlarımda
kenger sütünü de çiğnemedim
bu şehrin izbe sokaklarında
hüznü hiç tatmadım
hiç sevgilim de olmadı
ama ayaz günlerimde
zemheride açan kardelen misali
nasır tutmuş yüreğim
bıçkın geceler boyu süren
sevdaya hasret
zamanı yaşamaya
hep bulut sevdasındaydı
bahar gülüşlü anı kovanında
İLHAN SOYTÜRK
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------
BAĞIMLIYIM
yaşamın avuçlarında sırılsıklam
uç vermiş gençliğimde
tutuldum tütünün sarı tadına
önce hercai kokusunu sevdim
sonra kırgınlık oldu aramızda
Bir kadeh rakı yüzünden
Tütünü kestim
Senin için
Şimdi sana sevdalıyım
sen varsın yanımda
Bağımlılık yaptın
Yaşam gibi
Terk ettiğim tütün gibi
Tutkunum sana,tutuklu günlerden
Senle çoğaldım yudum yudum akşamlarda
çizilmiş yüreğimde kanayan sevdam
Kadehimde gülümseyen gül yüzün
Dudaklarımda senin adın kırılır
yalnız saatler boyu
İLHAN SOYTÜRK
--------------------------------------------------------------------------------------------------------
DAĞLARLA SÖYLEŞİ
bu topraklar bir baştan bir başa anadolu
kerameti kendinden yüce dağlar
doruğun, serin buz gibi, başını bağlar
eteklerin çayır çimen , yedi veren gülistan bir kız, içimi dağlar
her sevdada türkü yakılır adına
kurban olayın taşına toprağına
yalnızlığa sevdalı dağlar
ayrısın, aykırısın geceye karışmış,sarmaş dolaş sesin
sahilde kaçamak, denizle sevişirsin
derdi dermanından büyük aşklar gibi
yükselirsin göğe, bulutlara erişmek istersin
başı belalı, geçit vermeyen dağlar
İLHAN SOYTÜRK
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
ARAYIŞ
Kördüğüm olmuş pürtelaş yaşamım
Say,sönmüş yalım ateşi
Kim bilir kaç yorgun gün yaşadık
İmbatın kollarında sevişirken martılar
Her anı çentikleyip kendi dünyandan
Tek tek sıraladın anıları avuçlarıma
Koyma masaya hayat hesabını ne yapayım
Tadını almışken sevdanın
ortasında araman gerekmez yalnızlığı
Yanı başındayım,yaşıyorum
Hazan sevdası
Kokun yaşam kaynağımda
Üç beş satırlık sevişmelerle kalsın
Biçare gönlümün gerisinde
Çiy damlası gülümsemenle ısınayım
çağla gözlüm
İLHAN SOYTÜRK
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
GİDEN ZAMAN
masama sen gelmeden önce
çiğdem sarısı saçlarına bulaşmış
yudum yudum içtiğim akşam güneşi
kendi yatağında akan
tut ki bir sevda sundu o an
gösterimlik bir kaçak gün
sonra bölük pörçük sözcükler
aşk mahremiyetinde yanan dudakları
öpseydi sana bağlayan
cenneti alanın suları damlar mıydı bilmem
soluk soluğa geçen günden geriye kalan
yoksa üç beş satırlık sözcük müydü
yaşamadığım ömrümden savrulan
İLHAN SOYTÜRK
--------------------------------------------------------------------------------------------------------
CANIMSIN BİTANEMSİN
benim bir değil, on değil, yüz canımsın
boşalan kadehimde yaşayan hayatımsın
bu dünyadan gidene kadar kadınımsın
sen canımsın, cananımsın, bitanemsin
şah damarım kadar yakın olsan da
son baharımda bir gül vermesen de
divane edip çöllere düşürsen de
sen canımsın cananımsın bitanemsin
yanımdayken bile hep seni özlerken
kerbela çölü gibi sana yanarken
göz yaşlarımı içime akıtıp sessizce ağlarken
sen canımsın, cananımsın, bitanemsin
İLHAN SOYTÜRK
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------
SEN YOKSUN
merhaba
canım,cananım
oy canım,vay canım
yar canım
uykuya kapalı gözlerimi
sabaha,sana açtım, sen yoksun
sol yanıma döndüm yerin boş,
kokun var,sen varsın, ama yoksun.
geldiğinde bayramdı
göğsümdeki cevahir yerinden çıktı
kafesine sığmaz oldu
gümbürtüyü sağır sultan duydu
gittiğinde bayramdı
deprem oldu sandım,
enkazda kalan bendim
acımadın, yüreğimi söktün
nefesimi kestin,parçalandın,
ama sen yoksun
saat kulesi,küçük balıkçı barınağı
asansör,sokaklar,insan seli caddeler
konak meydanı,kahve diyarı
her yer yerli yerinde
ama sen yoksun bitanem
hatta, canım,bitanem
lafları da yerli yerinde
sensiz durur,seni bekler
artık onları da kimse kullanmıyor
sen yoksun,sen yoksun
İLHAN SOYTÜRK
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
BİTNEM
aşkım seni seviyorum
ne çok söylenen bir laf
seni çok sevmedim ki
canımdan çok sevdim desem
al bu canı, senin olsun desem
dedim, bitanem aldın ve gittin
külümü de savurup gittin ,
arkana bile bakmadın,bakamadın
dönmemek üzere gittin
bahar gözlüm .....
Seni, sen olduğun için sevdim
dedim, inanmadın
saflığındaki güzelliği sevdim dedim
habersiz, hesapsız,kitapsız sevdim dedim
ama ona da inanmadın
ben bir tek seni sevdim
inanır mısın bilmiyorum
ama sevdim,sevdim
çatlamış toprağın suya hasreti gibi
sevdim
ahhh ! sensiz bir gün daha geçti
biliyorum, artık yoksun
ama beklemek, umut
güzel şey,senin gibi
seni bekliyorum,bitanem seni
telefonlar da aramıyor artık
sanal dünyam gibi kapandı
haykırışım duyulmuyor sanki
ölüm toprağı üzerime serptiğin
aşkım sana soğumuyorum
seni özlüyorum bitanem
benim için şiir yazmadın
dedin bir akşam güneşinde
arık şiir de yazmayacağım
bu son şiirim
kime niçin şiir yazayım ki
sen yoksun şiir gözlüm,sen yoksun bitanem
YOKSUN
İLHAN SOYTÜRK
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------
DEPREM
saat on sularıydı
günlerden çarşamba
kara çarşamba
havada bir can kokusu vardı
ben vardım,sen vardın
o yoktu,ama vardı
henüz gelmedi
birden deprem oldu
sandım, yüreğim parçalandı
lime lime etim doğrandı
enkaza kanım akmadı.
dilim kurudu,sözcükler boğazımda
asılı kaldı, anlamadın
duydun, ama duymadın,
dayan yüreğim dayan
bu ilk deprem
ne acılar var geride ne acılar
İLHAN SOYTÜRK
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İTİRAF
nerden başlasam yârim
dünyadaki yarım mı
desem, yoksa
yaşam kaynağım mı
seni buldum yalnızlığıma
oyuncağını bulan çocuk gibi
o gün ve sonra çoğaldım
yalansan inanacak kadar
sevincim oldun,
gecelerimin yastığı,günlerimin ışığı
bir çiy damlası gibi
düştün alın yazıma
yıldızım, kör gecelerimi aydınlattın
ki onlar yaşamadığım, yaşayamadıklarım
kalan üç günlük ömrüm de geçse
yine de tanıyamayacaksın
sende kaldığım sürece
her gün içime demlenen
sensin bitanem
dilimdeki kekremsi tatta değişmeyen
gözlerinde, tutsak kaldım
hayal meyal uçuşan
bendeki o resmi, seni
sanma unuttum geçen günleri
yalnız olduğum için değil
aklımdan çıkmadığın için
bir anım geçmiyor dedim
birlikteliğe ömrüm yeter mi dedin
gün batımında, sana koştum
sana açtım gözümü her sabah
seni yaşadım çoğalarak,
ömrüm, son baharımda ki yârim
hânım,ulaşılmayan diyarım
aklımda yokken sevdiğim,
seveceğim
yeni söylem, yeni bir gün için
gözlerinin hapsinde kaç gece
nöbet tuttum biliyor musun
senden caymak mümkün olmasın diye
yürüdüğümüz yolları,sokakları,
beklediğin durakları seviyorum
şehla gözlü yarim
senden bir şey istiyorum
son istek, bunca yıldan sonra
söylemesem olmaz
söylemek zorundayım
yaşadıkça özlem kakan yarım
hep, seni seviyorum dedim,
aslında, yalan söyledim
sevmedim ki,
seni soldum ciğerlerime
senle yaşadım,
kokunu duymadan
sevebilmeyi öğrendim,
canımdan çok,canımı verecek kadar
yılan olsan sarılacak kadar
sevdim,gözü kapalı sevdim
gitmeyi hiç mi, hiç düşünmedim
bitanem, her yan sensin
sen de kalan yarım
en son elimi tutan
sen ol yârim
İLHAN SOYTÜRK
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------
çerez günler eşiğindeki ülkem
1
alışamadığım karınca sokak başında
akşam sevdiğim güzeller
bir başka
esrik duygular içinde
izbe odaların sessiz odalarında seviştiler
hoş, dilim de söyleyemiyor ya
tan zamanı azalan yıldızlara bakıp
avare insanların hınca hınç doldurduğu
o yerleri çoğalıyor
artık, tükenen neslimiz gibi
2
sessiz hoyrat bir sokakta
romen ritmiyle eğlenen
erken yaşama siftinen o kız
bir daha bakmadan
gülücüklerini satıp beş paraya
yarasa ağızlı bir bitirim elinden
varoşlardan kör karanlığa düştü
bu küflü şehir sokaklarında
3
buğulu günlerden kalmış
ince bir sevinç yakalarsa
kuşluk zamanı yaşamına ayarlı
bahar goncasına hasret yüreğim
tükenmiş bir gün için
belki bir yıldız bilicisinin dudaklarından alıp seni fısıldar
bu şehrin açmazlarında ya da
sokaklarda kalmış izlerinle avunur
seksek oynayan çocuk misali
4
esmer güzeli sevdiğim, küllenmiş
yüreğimdeki cehennem ateşi gözlerinle
kanıma girdiğin zaman
bunca kargaşa arasından sıyrılıp
kucağındaki yaşamın fulü günlerin anısına
imbiğinden damlayan onurunu kaynat ki
içeyim bir damla safran yerine
bu lanetli yaşamın odalarında
5
şiir bahçesinde avunan şairler mi bulacaksın
yoksa yüreğiyle yaşamak için
meydanlardan taşan insanlar mı
arayacaksın, bu açmaz sevdanın yollarında
bin türlüsü var alışamadığım,
dilimin söylemeye yetmediği
aslında olmayan insancıklar arasında
6
pür telaşa kapılmadan sessizce
yudumlarken hüznü
tam anımsayamıyorum kim bilir
kaçıncı fasıldı
azı mühürlü çağrı yolladım
sivas yangınından sonra
şarap kırmızısı gözlerinde
yaş kurumayan bir ana
avunur köşe başında
yurdumun rüzgarına kapılmış
kara bakan gözlerimiz
“Ankara’nın taşına bak”
gözlerimin yaşına bakma
türküsünü söyleye dursun
çerez günlerin eşiğine gelmiş
sesini çaldıran gençlik
yorumsuz doğrular içinde
belki de uyku sersemi kızlar satılacak
kovboy savaşından sonra
iadesiz özgürlükler adına
kanayan Anadolu toprağında
----------------------------------------------------------------------------------------------------
Kadın
doğurgan bir anaçtı
kadın
süzünmüş
omzunda kalan yükle
bir can o
tomurcuğa bezenmiş gül gibi
küllenmiş ince bedeni
taşırken geçmişi geleceğe
neşterletti memelerini
sonra da kimliğini
ilkyaz sağanağında şavkıyan güne
bağış yaptı gülen gözlerini
bir damla cennet uğruna
şehrin ortasında
gergefle işlenmiş dostlukları
varoşlardan getirdi
ince günlere
ölüm yanaklı kızların
umut penceresinden süzülen
bu kırmızı mendil savurur masalıydı tükenen
taş sahanlıktan Arnavut kaldırımına
sam vurmuş yaprak gibi
ak köpüklü deniz kızları için
sevgi sundu gösterimlik
hüznünü saklayıp öpülesi ellerinde
yaşam bildiği yerde ki ana
------------------------------------------------------------------------------------------------
üryan gözlerindi
ayaz gecenin ıslığıyla çınlayan
zaman kilerinden çalınmış
senin için ayrılan günden kalan
işte o kaçamaktan sonra her gün
çerez sıcaklığında severim dudaklarını
ömrü paylaşanlar yokluğuna alışamadığım odalarda
bölük pörçük dağılmış anılar
bir de eskimeyen kokun durur gün boyu
bunu biliyorum
ahir zaman için
üç beş kendini beğenmiş gün de
olmasın “neyleyim
sen yoksun yanımda”
gülüm...
sensiz geçen safran günler
isterse çiçekler açtırsın
gönlümün mahremiyetinde kalan birkaç yıla
isterse kara günlerim için
fıstık gözlü huri sipariş versin
tortulaşmış ömrümün eşiğinde
sen yoksan yanımda kara gözlüm
ömrümün baharı
neyleyim gülü,şavkıyan bülbülü
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yalan Yüzler
Yüreğim de ölümün tadını koklamadan
Yaşayabildiğim kadarını alacağım
Bu tırtıklanmış dünyadan
Sonra da her şeyi yüzüstü bırakıp
Periler ülkesinin kahraman kumandanı gibi
oturacağım musalla tahtının göbeğine
Ne seven acısı
Ne ekmek sancısı
Ne de yarın güneşin nasıl doğacağı korkusu
Hepsini satmışım zamanın anasına
Ne olur ne olmaz…
Bensem bugün önünüzdeki lider
Saf tutun arkamda
İmam bir adım geride
İstemem ardımdan sel olmuş göz yaşı
Ne de bir demet karanfil
Biliyorum onlar da sahte
Yalan yüzleriniz gibi
--------------------------------------------------------------------------------------------------------
ONUN İÇİN AŞK
gözlerinde görünce kendimi
yüreğim fırlar kekelemem
dilimin sürçmesi
bilir misin aşk onun için aşk
güzelim...
fırtınalar kopar nah şuramda
iman tahtasının altında
çırpınan “cevahir” de aşk onun için
Geç çıktın karşıma, güzelim
yıllar öncesinden tanımak isterdim
yıllar dediysem
kaybolan yılları aradın mı hiç
çerez sıcaklığında sevdin mi
hazan vakti,
zemheri günlerde aşk onun için
gecelerin sabahına kadar yandın mı
yalnızlık döngüsünü bilir misin
nereden bileceksin bunları
tanımadın ki
darı dünyada tebelleş olmuş
gözü karalı bir sevdadır aşk varsın olsun
aşk onun için aşk